0-6 Yaş Çocuklarla İletişim

0-6 yaş grubu çocuklarla iletişim kurarken, bir yetişkinden bekleyebileceğiniz iletişim becerilerini göstermelerini beklememelisiniz. Onlarla sağlıklı iletişim kurabilmeniz için onların bilişsel gelişim seviyelerine göre, onların anlayacağı dilde konuşmanız gerekir.

Her anne baba, çocuğunun doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü ayırt etmesini ve topluluk içinde uyumlu davranışlar sergilemesini bekler. Bu da son derece normaldir. Ancak onlara bir şeyler öğretirken veya onlarla herhangi bir konuda iletişime geçerken, bu yaştaki çocukların dünyayı ve kendilerini algılayış şekilleri, olayları yorumlama becerileri göz önünde bulundurulmalıdır.

Örneğin, 3 yaşındaki bir çocuk durmadan soru sorar. Bunu, sizi sinir etmek ya da rahatsız etmek amacıyla yapmaz. Gördüğü, duyduğu, deneyimlediği her şey onun için yepyeni bir maceradır. Bir yetişkinin artık hiç dikkat etmediği günlük sıradan olgular bu yaştaki çocuk için hala çözülmesi gereken birer bilmecedir. Bu nedenle onları anlamlandırabilmek için sürekli sorular sorar. Ya da 5 yaşında bir çocuk, zihinsel gelişimi açısından gerçek ile hayali çok zor ayırt edebilir. Kendi kendine hayal ettiği bir olayı büyük bir heyecanla sanki gerçekmiş gibi size anlatabilir ya da gerçekliğin içine birtakım hayali eklemeler yapabilir ve bunlara inanabilir. Böyle bir durumda, çocuğunuzu bir yetişkinmiş gibi ele alıp onu saçma sapan şeylere inanmakla suçlamamalısınız. Bu tarz olumsuz tepkiler, onun hayal gücünü sınırlayacağı gibi, sizden korkmasına, size gücenmesine neden olabilir. Bir süre sonra da düşüncelerini sizinle paylaşmayı bırakabilir.

0-6 yaş çocuklarla iletişim kurarken dikkat etmeniz gereken noktalar;

• Henüz soyut kavramları anlayamazlar (ahlak, saygı, vicdan gibi). Dolayısıyla onlarla konuşurken somut kavramlar kullanmalı ve imalarla konuşmak yerine söylemek istediğiniz şeyi doğrudan söylemelisiniz. Böylece ondan ne beklediğinizi daha kolay anlayacaktır.

• İletişimde en önemli öğe beden dilidir. Ağzınızdan çıkan kelimeler ne kadar güzel olursa olsun, hal ve tavırlarınızla da bunu desteklemelisiniz. Örneğin, çocuğunuza “Seni seviyorum” derken kaşlarını çatık, ses tonunuz sert olursa, çocuğunuza bu sevgi sözleri inandırıcı gelmez. Çelişkiye düşer.

• Çocuğunuz size kendiliğinden bir şeyler anlatmaya başladığında, eğer yapmakta olduğunuz başka bir iş varsa (çok önemli ve acil bir iş değilse) onu bir kenara bırakıp tüm dikkatinizi çocuğunuza verin. O anlatırken tıpkı bir yetişkini dinliyormuşsunuz gibi dikkatle ve sabırla dinleyin. Aralarda onu dinlediğinizi belli eden birtakım sorular sorun. Çocuğunuzun sizin tarafınızdan ciddiye alınıp dinlendiğini görmesi, özgüven gelişimine büyük katkı sağlar.

• Suçlayıcı, aşağılayıcı, iğneleyici cümleler kurmamak için çocuğunuz yanlış bir davranış sergilediğinde mümkün olduğunca “Sen…….sın!” tarzında cümleler yerine “Ben…..” tarzında cümleler kurun. “Ben dili”yle kurduğunuz cümleler, çocuğunuzla olan iletişiminizi kuvvetlendirecek ve çocuğunuzda empati yeteneğinin gelişmesine katkıda bulunacaktır.

Örneğin, “Böyle yaptığın için sen çok yaramaz bir çocuksun” yerine “Bu davranışı yaptığında ben çok üzülüyorum” dediğiniz zaman çocuğunuz suçlanma, aşağılanma hissetmeyecek, yaptığı hatalı davranışın başka insanları etkileyen sonuçları olduğunu öğrenecektir. Bu sayede, ilerde empati yeteneğinin gelişmesine de katkıda bulunmuş olacaksınız.

• Sizin rahatlıkla anlayabileceğiniz bir durumu anlamakta zorluk çektiğinde ya da yanlış yorumladığında, çocuğunuzu “mantıksız, akılsız” olarak nitelemeyin. Bu tutum, ona öfkelenmenize ve istemeyerek de olsa onun duygularını incitmenize neden olabilir. Onun olaya bakış açısını anlamaya ve mümkün olduğunca onun seviyesine inerek durumu anlatmaya çalışın.

Unutmayın ki çocuklar diğer insanlarla iletişim kurmayı ilk önce evde anne babalarından öğrenirler. Yukarıda önerilen davranışları uygularsanız kendine güvenli ve aynı zamanda başkalarının duygu ve düşüncelerine de önem veren bireyler yetiştirebilirsiniz.

Siz bu tavırları sergilediğiniz halde çocuğunuzda yine de önüne geçemediğiniz olumsuz davranışlar (inatçılık, hırçınlık, zarar verme, alt ıslatma, uyku problemi gibi) bir uzmandan yardım istemeniz faydalı olacaktır.

Uzman Psikolog
Başak DALDA